Çin Nasıl Güneş Enerjisi Pazarının Lideri Oldu?
Çin nasıl güneş
enerjisi pazarının lideri oldu?
Çin geçtiğimiz yıllarda sürpriz bir atak yapıp Almanya gibi
ülkeleri geçerek güneş enerjisi pazarında lider konumuna yükseldi. Güneş
enerjisi kurulum kapasitesinde dünyanın bir numaralı ülkesi konumuna yükselen
Çin bu başarıyı nasıl elde etti? Bu yazımda Çin’in geçirdiği süreçten ve
atılımlarından söz ederek bu başarısının nedenlerini aktaracağım.
Çin 2015 yılında 43 GW ile en yüksek güneş enerjisine sahip ülke olarak Almanya’yı geride bıraktı. 2017 yılı ise Çin için gerçek anlamıyla altın bir yıldı. 2017 yılında kurulan 53 GW yeni güneş enerjisi kapasitesi ve 86.5 milyar dolarlık yatırım ile Çin, küresel güneş enerjisinin yarısından fazlasını üretirken, dünya genelinde tüm yenilenebilir enerji kaynaklarına yapılan 279,8 Doların %45’ini oluşturuyor. 2020 yılı için hedefini 105 GW olarak ortaya koyan Çin, daha 2020 yılı gelmeden, 2018 Eylül ayı itibariyle şaşırtıcı bir atakla 165 GW’a ulaşmayı başarmıştı. 2012 yılından bu yana Çin’in küresel pazardaki payı %10’dan %55’e çıktı. Sektörde itici bir güç olarak pazarı büyüten Çin’in 2050 yılı için hedefiyse 1.300 GW güneş kapasitesine ulaşmak.
Uluslararası Enerji Ajansı'na (IEA)göre, dünyanın güneş
panellerinin %60'ından fazlası Çin'de üretiliyor. Pastadaki bu büyük pay,
ülkeyi dünyanın en büyük güneş paneli teknolojisi üreticisi ve ihracatçısı
yapıyor. Buna ek olarak, Çin'de fotovoltaik teknolojinin maliyetinin düşmesi
güneş enerjisinin yayılmasına yol açıyor. 2018 yılında yayımlanan rapora göre 2010 yılından bu yana güneş enerjisi panelleri için fiyatlar %70 oranında
düştü. Rekabet ortamıyla beraber artan üretim kapasitesiyle beraber panel
fiyatlarındaki düşüşün süreceğini öngörmek zor değil.
Güçlü politika
desteği
Çin Hükümeti güneş enerjisi konusunda büyük adımlar atan
ülkelerin başında geliyor. Maliyet düşüşünün yanı sıra hükümetin izlediği
politika da bu başarıdaki en büyük etken. Çin Hükümeti sadece ülkenin değil,
tüm dünyanın enerji geleceğine değiştirmek yönünde oldukça kararlı. Enerjiye
ulaşım da dahil olmak üzere, vatandaşın yoksulluk seviyesi ve enerji
kaynaklarına olan ihtiyaçtaki artış hükümetin bu konuda büyük adımlar atmasının
ve başarıya ulaşmasının en önemli etkenlerinden biri. Çin’in genel olarak daha
hizmet tabanlı bir ekonomi izlemesi daha temiz enerji kaynaklarına yönelmesi
konusunda destekleyici. İzlenen politikanın yanı sıra, güçlü dağıtım ağı da
maliyetleri düşürürken güneş enerjisini ülkedeki en ucuz elektrik üretim
kaynağına dönüştürüyor.
Bugün Çin’in rüzgar ve güneş enerjisi üretiminin %15’i mevcut elektrik sistemi tarafından yapılamayacağı için kısıtlanmış durumda. Ancak hükümetin yeni enerji dağıtım hatları için planladığı büyük yatırımların kısıtlamaları hafifleteceği ve Çin’in başarısını perçinleyeceği düşünülüyor.
Teknoloji
maliyetlerindeki düşüş
Güneş enerjisindeki büyümenin desteklenmesinin yanı sıra,
Çin’deki yüksek enerji talebi güneş enerjisi teknolojisinin maliyetlerinde de
çarpıcı bir azalmaya neden oldu. Uluslararası Yenilenebilir Enerji Birliği’ne
göre 2017 yılına kadar güneş modüllerinin
fiyatı 2009'dan bu yana yüzde 80'den fazla düşüş gösterdi. Çin, ekonomi
büyümesini tutarlı bir şekilde devam ettirmek için yenilenebilir enerji
kaynakları yaratmak konusunda Hindistan ile yarışıyor. Yeni güneş enerjisi
alanlarının kurulması konusunda destek veren geliştiriciler sayesinde fiyatlar
düşmeye devam ediyor. Hem iç hem de dış talebi karşılamak için çalışan Çin’in
panel maliyetlerini azaltmasındaki en önemli etkenlerden bir diğeri de hammadde
fiyatlarının düşük olması ve hammaddenin kolay temin edilmesi.
Teknolojiye yapılan yatırımlar da performans artışına ve buna
bağlı olarak fiyatların düşerek güneş enerjisinin daha çok tercih edilmesine
neden oluyor. 2018 Eylül ayında AB Komisyonu’nun Çin’den ithal edilen
panellerdeki ticari kısıtlamaları kaldırma kararı da panel fiyatlarının dünya
genelinde düşmesine neden oldu. Bu durum diğer üreticileri rekabete zorlarken Çinli
güneş paneli üreticilerinin küresel pazarda ürünlerini çok daha ucuza satarak
sektördeki liderliklerini korumasını sağlıyor.
Çevresel faktörler
Çin’deki çevre kirliliğinin tehdit edici boyutlara ulaşması
hükümeti yeni teşvikler konusunda zorluyor. 2016 yılında Paris Anlaşması’nı
imzalayan ülkelerden biri olan Çin, bu konuda kendi sorumluluklarını yerine
getireceğinin sözünü vermişti. Çevresel zorluklar ve enerji güvenliğiyle başa
çıkma çabası da ülkeyi enerji karışımını yeniden tasarlama konusunda önemli
adımlar atmaya zorluyor. Ulusal Enerji Dairesi (National Energy Administration)
özellikle de güneş enerjisi başta olmak üzere yenilenebilir enerji konusunda
2016 yılında 13. 5 yıllık planı kabul etmişti. Planın temel amacı, fosil
olmayan enerjinin toplam birincil enerji tüketimindeki payını 2020'de % 15'e, 2030'da
% 20'ye yükseltmek, kurulu yenilenebilir enerji kapasitesini 2020'ye kadar 680
GW'a çıkarmaktı. Bu durum beraberinde çevreye zararlı enerji kaynaklarına olan
bağımlılığı azaltmayı da hedefliyor. Çin de bu pazarda kendine has dinamikler
yaratarak öncü kuvvetlerden biri olmayı sürdürüyor.
Çin’in bir başka önemli hedefi de kendi enerji bağımsızlığına yaratmak. Yenilenebilir kaynaklara geçiş, küresel enerji sisteminde sosyal, ekonomik ve politik alanlarda etkileri olan radikal bir değişiklik gerektiriyor. Çin, yenilenebilir enerji endüstrisindeki etkili konumunun sağladığı ticari başarının yanı sıra, Suudi Arabistan gibi büyük petrol ihracatçılarını da baltalıyor. Yenilenebilir enerji devrimi, fosil yakıt ihracatçılarının etkisini azaltarak Çin'in küresel liderliğini arttırıyor.
İpekler Elektrik Genel Müd. Şahin İPEK